Çalışmalarımda öznel dünyamın olduğu kadar bugün yaşadığımız coğrafyanın da kültürel politik ve toplumsal derinliklerini açığa çıkarmaya çalışıyorum. Kullandığım kodlar hem öznel hem de dış dünyaya ilişkin yorumlamalar. Ancak zaman zaman kullandığım malzemeler işlerin kendisindeki metaforlardan daha karmaşık da olabiliyor. Bu yüzden kendini fazlasıyla ele veren, izleyicilerin imgeleminde aynı soruları soran ve aynı yanıtları yaratan aşırı betimlemeci tavrın riskleri olduğunu düşünüyorum. Sanat yapıtlarındaki göstergeler, sağır dilsiz alfabesindeki işaretler ve trafik sembolleri gibi belli bir amaç gütmediklerinden dolayı ne belli bir biçimde sınıflandırılabilirler ne de doğaları gereği kolayca anlaşılabilirler. Sonuç olarak, işlerimdeki göstergelerin özerk bir tarafı var. Bu olgu kimileyin benim bile eğlenceli bulduğum bir oyuna dönüşebiliyor. Haliyle temalarım, göç, kimlik, ölüm-doğum, yabancılaşma, yalnızlık, ekonomik buhranlar, açlık, savaş ve kültürel farklılıklar gibi küreselleşme sürecinden itibaren güncel sanatın yaygın meseleleri haline gelmiş çeşitlilikleri arzediyor. Bunlar imgelemimizde farklı biçim içerik ilişkisi yaratıyorlar.